DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli zelzelelerin ikinci ayında, saat tam 04.14’de, Twitter hesabında açıklama yaptı. Babacan, “Biz, 85 milyonun canını pamuk ipliğine bağlamayacağız. Birileri heybetli külliyelerde yaşarken, kalan milyonların inançsız meskenlere mahküm edilmesine son vereceğiz. Afetlerin akabinde bir yudum suya muhtaç kalan insanların, bu çağda, bu bölümde böylesi bir yokluk yaşamasına bir daha müsaade etmeyeceğiz” dedi.
DEVA Partisi başkanı Ali Babacan, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların ikinci ayında, Twitter hesabında görüntü yayınladı. Sarsıntının ikinci ayında, saat 04.17’de konuşan Babacan, “Biz, 85 milyonun canını pamuk ipliğine bağlamayacağız. Birileri heybetli külliyelerde yaşarken, kalan milyonların inançsız konutlara mahküm edilmesine son vereceğiz. Afetlerin akabinde bir yudum suya muhtaç kalan insanların, bu çağda, bu periyotta böylesi bir yokluk yaşamasına bir daha müsaade etmeyeceğiz” dedi.
“ERDOĞAN İHMALİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR”
Babacan şu sözleri kullandı:
“Koskoca iki ay oldu. Ortadan geçen şu son 60 güne bir bakın. Erdoğan, bu tek kişilik sistemin gücüyle, ihmali, yanılgıları örtmeye çalışıyor. Mevzuları kapatmaya çalışıyor. Bol bol temel atma… Attığınız temeller, kaybettiğimiz canları geri getirmiyor ki. Varsın onlar örtmeye çalışsın. Biz, yıkılmış sokaklarda benim yüzüme ‘Benim çocuğumun bana cenazesini vermediler’ diye feryat eden anneyi, ‘Başkanım, buraya kimse gelmedi, televizyonlar doğruları göstermiyor’ diyen genç arkadaşımı, yıkılan konutundan çıkardığı çaydanlığı ile bize canhıraş çay ikram etmeye çalışan güler yüzlü ablamı hiç unutmadık.
“VEFAT EDEN BEŞERLERLE NASIL HELALLEŞECEKSİNİZ”
Hak ettiğiniz bedeli görmediğinizi biliyorum. Tüm bunların zorunuza gittiğini biliyorum. İçinize sindirmediğinizi, kabullenmediğinizi biliyorum. Biz unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Birbirimize kol kanat germeye, beraberce yaralarımızı sarmaya devam edeceğiz. Benim için en kıymetli gündem bu. DEVA Partisi için en kıymetli gündem bu. Seçimler yaklaşırken, sarsıntının birinci 48 saatinde yapılan ihmalleri, gecikmelerin sonucunda yaşanan vefatları hatırlatacağız. O denli ‘İlk birkaç gün aksama oldu ama’ deyip geçiştirilecek bir şey değil bu. ‘İlk birkaç gün aksama oldu.’ Eee? ‘Helalleşelim.’ Vefat eden beşerlerle nasıl helalleşeceksiniz?
“85 MİLYONUN CANINI PAMUK İPLİĞİNE BAĞLAMAYACAĞIZ”
Sadece 6 Şubat depremindeki acımız nedeniyle değil, uzmanların sıkça uyardığı mümkün Bingöl, Marmara, İstanbul, Hakkari sarsıntıları için de hayat için en değerli gündemimiz bu. Bir daha bu acılar yaşanmasın diye daha çok çalışmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Açıkça söz ediyorum: Biz, 85 milyonun canını pamuk ipliğine bağlamayacağız. Birileri heybetli külliyelerde yaşarken, kalan milyonların inançsız konutlara mahküm edilmesine son vereceğiz. Afetlerin akabinde bir yudum suya muhtaç kalan insanların, bu çağda, bu devranda böylesi bir yokluk yaşamasına bir daha müsaade etmeyeceğiz.
“DEVLET KURUMLARINI NASIL OLDU DA BU KADAR ZAYIFLATTINIZ”
Biz ülkemizi ayağa kaldıracağız. Bunu tek başımıza değil, yalnızca Millet İttifakı olarak da değil; milyonlarla bir arada yapacağız. Daima bir arada Şeyma’ya verdiğimiz kelamı tutacağız. Felaketin birinci haftasından beri sorduğum tüm o soruları, ısrarla sormaya devam edeceğim. En değerli soruları ısrarla, inatla hatırlatacağım. Yanıt alana kadar da hakikat arayışımız durmayacak. Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli ve ilgili tüm bakanlar, bu sorularıma yanıt verin. Birinci 48 saatte ne yaptınız? Birinci iki gün ne yaptınız? Neleri ihmal ettiniz? Ben Pazarcık’a gittim, Gölbaşına gittim, Elbistan’a gittim, İslahiye’ye gittim. Antakya’ya gittim. Her yere lakin her yere gittim. Herkesin ortak cümlesi; ‘İlk 48 saat devlet yoktu’. Birtakım yerlerde bu müddet 72 saat. Kimi yerlerde 96 saat. Birtakım yerlerde 120 saat. Devlet kurumlarını nasıl oldu bu kadar zayıflattınız? 3 gün boyunca, 4 gün boyunca beşerler böylesine nasıl mukadderatlarına terk edildi?
“KİMİN KİME TALİMAT VERMESİ GEREKİYORDU”
Sabah akşam inşaatlarla övünüyorsunuz. Nasıl oldu da günler uzunluğu iş makinelerini sarsıntı bölgesine gönderemediniz? Sarsıntı bölgesindeki kentlerin girişinde iş makineleri park edilmiş halde dururken neden beşerler günlerce enkaz altında can çekişti, soğuktan donarak öldü? Tekrar tekrar söyleyeceğim: Afet uyumunda vazifeli tüm kurumlar dahil, herkes birinci 48 saatte ne yaptığını çıkıp anlatsın. Bunun yanıtını vermek zorundasınız. Karşılığını alana kadar peşinden koşacağız. Birinci 48 saatte neden tüm arama-kurtarma çalışanı, madenciler, silahlı kuvvetler işçisi afet bölgesinde çalışmalara başlamadı? Kimin kime talimat vermesi gerekiyordu? Kim, hangi talimatı bekledi? Acil müdahale gereken durumlarda birilerinden talimat almak gerekiyor muydu? Birinci 48 saatte ve hatta birinci 72 saatte; kaç enkaza arama kurtarma gayesiyle müdahale edilebildi?
“BU VEFATLARI ‘KADER PLANI’ DEYİP GEÇMEYECEĞİZ”
Neden haberleşme sistemi çöktü? İrtibatın hayat kurtaracağı birinci saatlerde nasıl oldu da birtakım bölgelerde tüm haberleşme ağı kesildi? Yanıt verin! Tüm bu soruların yanıtını yalnızca yaşadığımız bu afet için değil, önümüzdeki olası afetlere hazırlık için de vermek zorundasınız. Bu acılara alışmayacağız. Bu vefatları, ‘kader planı’ deyip geçmeyeceğiz. Normalleştirmeyeceğiz. Sarsıntıdaki vefatları olağanlaştıran bu zihniyeti tarihe gömmenin vakti geldi artık. Yıllar önce Ahmet Mete Işıkara ne demişti? ‘Deprem öldürmez; bina öldürür.’ Vatandaşlarımıza mezar olan o yuvalara, o binalara ruhsatı, oturma müsaadesini, zelzeleyle ilgili dayanıklılık testlerini ve müsaadeleri kimler verdi? O imar barışından yararlanan ve çöken, yüzlerce beşere mezar olan bina sayısı kaçtı? Bunların hepsi elinizde var. Sormaya devam edeceğiz. Bundan sonra doğal afetlerde Şeymalar ölmesin diye çalışacağız.
“AFET AKSİYON PLANI’NDA TEK TEK YAZMIŞIZ, BİR TEK CÜMLESİNDEN İSTİFADE ETMEMİŞLER”
Biz çalışıyoruz, durmuyoruz. Hem bugünün yaralarını sarmak için hem de bir daha bu acıların tekrar etmemesi için çalışıyoruz. Afet Hareket Planı’nı sarsıntıdan tam 1 buçuk sene evvel yayınlamışız. Bir ülke afete nasıl hazırlanır, afeti yerinden idareyle nasıl yönetirsiniz, tek tek yazmışız. Bir tek cümlesinden istifade etmemişler. Sarsıntının birinci ayında sarsıntıyla ilgili bir rapor hazırlayıp yayınladık. Zelzele sonrasında eğitimiyle, sıhhatiyle, iktisadıyla neler yapılacağını hazırladık. 273 husus sıraladık. Ama gözleri var, görmüyorlar. Kulakları var, duymuyorlar.
“HALA BARINMA SORUNU DEVAM EDİYOR”
Hala barınma sorunu devam ediyor. Hala çadıra ulaşamayanlar var. Konteynerler yetmiyor. Hala tuvalet sorunu, duş sorunu, pak içme suyu sorunu devam ediyor. Gidip görüyorum. Çadır kentleri, çadır bulamayıp hala otomobilde yaşayan insanları görüyorum. Yakılan sobaların dumanı altında zehir solumak zorunda kalan yüzlerce çocuğun olduğu çadır kentleri ziyaret ediyorum. Yazıktır, günahtır, zulümdür.”