Türkiye Personel Partisi (TİP) Genel Lideri Erkan Baş, Milletvekili Aday Tanıtım Etkinliği’nde; “Kimileri ‘Devri sabık yaratmayacağız’ diyor, buyursunlar desinler. Biz her imtihanla, her atamayla umudu çalınan gençlerin, alın teri dökse de hakkını alamayan öğretmenlerin, mühendislerin, emekçilerin; Siyasal İslam’dan diğer hayat bilmeyen öğrencilerin hesabını sormak zorundayız. Bu karanlığın hesabını soracağız ve hesaplaşacağız ki, önümüzdeki yüzyılda, hiç kimse bu yüzsüzlüğü, bu arsızlığı, bu yolsuzluğu ve acımasızlığı tekrarlamaya cüret edemesin. Herkes bilsin. Biz, Ali İsmail’in, Abdullah Cömert’in, Berkin Elvan’ın katilleriyle, ’emri ben verdim’ diyenlerle hesaplaşacağız. Biz, Somalı, Ermenekli, Kozlulu, Amasralı madencileri göz nazaran vefata gönderen işverenlerle, o işverenlerin önüne yatanlarla, yerdeki madenciye tekme vuranlarla hesaplaşacağız” dedi.
TİP, bugün İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde Milletvekili Aday Tanıtım aktifliği düzenledi. Aktifliğe; TİP Genel Lideri Erkan Baş, TİP milletvekilleri Barış Atay, Ahmet Şık ve Sera Kadıgil ile aday gösterilen isimler katıldı.
Erkan Baş, şöyle konuştu:
“35 GÜN SONRA TAYYİP ERDOĞAN FOTOĞRAFLARINI DEVLET DAİRELERİNDEN DAİMA BİRLİKTE ÇIKARIP ATACAĞIZ”
“Kardeşler, 35 gün kaldı, tam 35 gün. 35 gün sonra, 20 yıllık talanın, 20 yıllık soygunun hesabını soracağız. 35 gün sonra Tayyip Erdoğan fotoğraflarını devlet dairelerinden daima birlikte çıkarıp atacağız. Daha kıymetlisi kendisini hayatımızdan çıkaracağız. Buraya uzun bir yoldan geldik. ‘Memleketin çıkarına olmayan, milyonların umudu Emek ve Özgürlük İttifakının; ittifakımızın çıkarına olmayan TİP’in çıkarına olamaz’ dedik. Memleketimizi bir an önce Saray karanlığından kurtarmak için tüm müttefiklerimizle hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Buradan başta HDP olmak üzere tümüne, Türkiye Personel Partisi ismine yoldaşça sevgilerimizi iletiyorum. Nihayetinde Emek ve Özgürlük İttifakı olarak, yeni yüzyılın asli kurtarıcı ve kurucu gücü olarak, seçim stratejimizi ortaya koyduk. Bu ülkede barışı, kardeşliği, adaleti sağlama gayretinde daima omuz omuzda yürüdüğümüz çaba arkadaşlarımızı sevgiyle selamlıyorum. Bizi öbür ittifaklarla karıştıranları birlikte hayal kırıklığına uğrattığımız için çok mutlumuz. Zafere daima birlikte yürüyeceğiz, zafere Emek ve Özgürlük ittifakıyla ulaşacağız. Bugün itibariyle en kıymetli misyonumuz ülkemizin dört bir yanında Emek ve Özgürlük İttifakı’nı güçlendirmektir. Son derece değerli bir adımı attık ve artık ittifakımız bir seçim ittifakı haline geldi, bu ittifak Türkiye halklarının yarınlar için sigortasıdır. ve an itibariyle halkımıza emanettir. Türkiye Emekçi Partisi’nin ittifakımızın başarısı için pek çok yerde seçimlere girmeyeceğini dün açıklamıştık, sözlerime başlarken TİP üyelerine, gönül verenlere seslenmek istiyorum.
“EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKININ TEK PARTİYLE SEÇİMLERE GİRDİĞİ HER YERDE HEPİMİZİN SORUMLULUĞU İTTİFAKIMIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN YEŞİL SOL PARTİ’YE OY VERMEKTİR”
Seçimlere girmediğimiz yerlerde Yeşil Sol Parti listelerinden seçimlere giren dostlarımızı en güçlü hale getireceğinize güveniyoruz. Emek ve Özgürlük ittifakının tek partiyle seçimlere girdiği her yerde hepimizin sorumluluğu ittifakımızı güçlendirmek için Yeşil Sol Parti’ye oy vermektir. TİP, 53 seçim bölgesinde, oy pusulasında bir seçenek olarak halkımıza emanettir.
“44 YILDIR OY PUSULASINDA TÜRKİYE PERSONEL PARTİSİ OLMAMIŞTI, BUGÜN BUNU BAŞARMIŞ OLMANIN HAKLI GURURUNU YAŞIYORUZ”
Kardeşlerim ben 44 yaşındayım, 44 yıldır oy pusulasında Türkiye Emekçi Partisi olmamıştı, bugün bunu başarmış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz, bu uğraşa dünden bugüne emek veren tüm yoldaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Bu kararı verdiğimizde ateşten gömlek giydiğimizi biliyorduk, bugüne kadar layık olmaya çalıştık ve ne memnun ki o onurlu tarihe rastgele bir leke düşürmedik. Bu bizim için büyük bir onurdur, müsaadenizle bunu da not düşmek istiyorum. Bu vesileyle bu seçimlerde Parti’mizi destekleme kararı alan UİD-DER, Yeşiller Partisi ve Emekçi Demokrasi Partisi’nden uğraş arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bizi vakit zaman tertibin öteki partileriyle karşılaştırıp şaşırıyorlar. Neden onlar üzere konuşmuyoruz, onlar üzere davranmıyoruz, onlar üzere boyun eğmiyoruz diye şaşırıyorlar.
“BİLBOARDLARDA OLACAK PARAMIZ YOK LAKİN YÜZ BİN KİŞİLİK İSTEKLİ ORDUMUZ VAR, BİZİ TAHMİNEN RENKLİ PANOLARDA GÖREMEYECEKSİNİZ LAKİN BİZ MİLYONLARIN GÖNLÜNDEYİZ”
Cevap kolay: Biz bir çıkarın, bir hesabın, bir ikbal beklentisinin peşine düşmüş değiliz. Biz kendi mukadderatını halkın mukadderatıyla birleştirmiş, kendi varlığını halkın varlığıyla bütünleştirmiş, kendi çıkarını halkın çıkarıyla özdeşleştirmiş bir partiyiz. Biz diğerine benzemeyiz. Kelam konusu halkın hakları ve çıkarları olduğunda, kural da tanımayız yasak da sıkıntı da bilmeyiz dehşet da; buyruk de almayız sürate da. Bizim seçim hazırlığımız da diğerlerine benzemez. Biz holdinglerin akıttığı kaynaklarla değil, halkın kıt kanaat bir ortaya getirdiği yardımlarla çalışırız. Biz halkın vergilerini hazine yardımı ismi altında kasalarına indiren partiler üzere değil, üye ve gönüllülerin karşılığı asla ödenemeyecek emekleriyle ayakta dururuz. Şimdi alana çıkınca etrafa bakıp bilboardlarda bizim fotoğraflarımızı göremeyecek yurttaşlara seslenmek istiyorum, bilboardlarda olacak paramız yok lakin yüz bin kişilik istekli ordumuz var, bizi tahminen renkli panolarda göremeyeceksiniz lakin biz milyonların gönlündeyiz. Biz parlamentoya keyif sürmeye gönderecek vekiller değil, çabamızı büyütüp güçlendirecek yoldaşlar göndermek için yarışırız. Burası TİP, burada sen ben hengamesi olmaz. Burada herkes bir önündeki arkadaşını seçtirmek, partisini milyonlara ulaştırmak için çalışır. Biz yalnızca bir parti değil, halkın ta kendisiyiz. Halk için, halk faydasına, halk tarafından harekete geçirilen inatçı bir iradeyiz biz. Bizi asla susturamayacak, durduramayacak, korkutamayacak olmalarının sebebi de budur.
“EN ÇOK DA GENÇLERİMİZİN, İNSANLARIMIZIN YAŞAMA SEVİNCİNİ ÇALDILAR, GELECEĞİ KAPKARANLIK BİR NOKTA HALİNE GETİRDİLER”
AKP ve Tayyip Erdoğan bu ülkeden çok şey çaldı. Türkiye’de gençleri, bayanları, işçileri, yoksulluğa, işsizliğe, ümitsizliğe ittiler. Bizleri haksızlığa hukuksuzluğa alıştırılmaya çalıştılar. Lakin en çok da gençlerimizin, insanlarımızın yaşama sevincini çaldılar, geleceği kapkaranlık bir nokta haline getirdiler. Kardeşler, tahminen yitirdiğimiz yıllarımızı geri alamayacağız lakin bu ülke ve onun hoş insanları için, bu topraklarda memnun ve eşit bir hayatı düşleyen herkes için yeni bir gelecek umudunu daima birlikte yeşerteceğiz. Yıllardır halktan çaldıklarıyla lüks içinde yaşayanlar, bu memleketin havasını suyunu toprağını peşkeş çekenler, mafyalar, avantacılar kulak versinler. Çaldığınız her kuruşun hesabını kesinlikle soracağız. Halktan çaldıklarınızı teker teker geri alacağız ve bu ülkenin bu ülkenin işçileriyle yaşanabilir, eşit, özgür ve adil bir memleket kuracağız.
“TÜRKİYE PERSONEL PARTİSİ’NİN VAR OLDUĞU ÜLKEDE, HİÇ FAKAT HİÇ KİMSE BU KIRMIZI ÇİZGİLERİ GEÇMEYE CÜRET EDEMEYECEK”
Bizim varlığımız kıymetli kardeşlerimiz, Türkiye’de kırmızı bir çizgi olacak. Türkiye’de kıpkırmızı kalın bir çizgi çekeceğiz. Diyeceğiz ki, ‘Burada Türkiye Emekçi Partisi var, bu çizgiyi geçemezsin.’ İşçilerin haklarına, bayanların özgürlüğüne, Kürt halkın eşitliğine, LGBTi+’ların varoluşuna, tabiatımızın korunmasına, gençlerin bugünlerine, emeklilerin kazanılmış haklarına, Alevilerin eşit yurttaşlığına, laikliğin olmazsa olmazlığına kıpkırmızı bir çizgi çekeceğiz. Türkiye Emekçi Partisi’nin var olduğu ülkede, hiç fakat hiç kimse bu kırmızı çizgileri geçmeye cüret edemeyecek.
“9 YAŞINDAKİ ÇOCUKLA EVLENİLEBİLİR DİYEN O AHLAKSIZ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI DERHAL KAPATACAĞIZ, DERHAL”
Halkın servetine çökenler, sırtını Saray’a dayanıp şişenler bizi düzgün dinlesin. Yaratığınız bozuk sistemin hesabını sormak için geliyoruz. Kendine mürit arayan, halkımızı Ortaçağ karanlığına mahkum etmeye çalışan, Aladağ’da çocuklarımızı, öğrenci yurtlarında Enes Kara’mızı bizden alan tarikatlar cemaatler düzgün dinlesin. Çok açıkça söylüyoruz: Siyasal İslamcıların besleyip büyüttüğü, holdinge dönüşmüş karanlık yapılara göz açtırmayacağız. Eğitimden, sağlıktan, ticaretten ellerini çektireceğiz. Yurttaşlarımızın inanç ve inançsızlık özgürlüğünü garanti altına alacağız. AKP’nin propaganda aygıtına dönüşmüş, halka her gün küfreden, 9 yaşındaki çocukla evlenilebilir diyen o ahlaksız Diyanet İşleri Başkanlığını derhal kapatacağız, derhal.
“BU KARANLIĞIN HESABINI SORACAĞIZ VE HESAPLAŞACAĞIZ Kİ, ÖNÜMÜZDEKİ YÜZYILDA, HİÇ KİMSE BU YÜZSÜZLÜĞÜ, BU ARSIZLIĞI, BU YOLSUZLUĞU VE ACIMASIZLIĞI TEKRARLAMAYA CÜRET EDEMESİN”
Kardeşler biz buradayız. Sokaklardayız, fabrikalardayız, plazalardayız, meclisteyiz. Bu ülkede laikliğe, barışa, adalete, özgürlüğe ve eşitliğe karşı duran herkese karşı kırmızı çizgimizi çizeceğiz. Bazıları ‘Devri sabık yaratmayacağız’ diyor, buyursunlar desinler. Biz her imtihanla, her atamayla umudu çalınan gençlerin, alın teri dökse de hakkını alamayan öğretmenlerin, mühendislerin, emekçilerin; Siyasal İslam’dan diğer hayat bilmeyen öğrencilerin hesabını sormak zorundayız. Bu karanlığın hesabını soracağız ve hesaplaşacağız ki, önümüzdeki yüzyılda, hiç kimse bu yüzsüzlüğü, bu arsızlığı, bu yolsuzluğu ve acımasızlığı tekrarlamaya cüret edemesin.
“BİZ, ALİ İSMAİL’İN, ABDULLAH CÖMERT’İN, BERKİN ELVAN’IN KATİLLERİYLE, BUYRUĞU BEN VERDİM DİYENLERLE HESAPLAŞACAĞIZ”
Herkes bilsin. Biz, Ali İsmail’in, Abdullah Cömert’in, Berkin Elvan’ın katilleriyle, buyruğu ben verdim diyenlerle hesaplaşacağız. Biz, Somalı, Ermenekli, Kozlulu, Amasralı madencileri göz nazaran vefata gönderen işverenlerle, o işverenlerin önüne yatanlarla, yerdeki madenciye tekme vuranlarla hesaplaşacağız. Biz, Çorlu tren katliamının sorumlularıyla, sevgili Emine ve Ali Büyüknohutçu katilleri başta olmak üzere bu memleketin havasına suyuna karşı savaş açanlarla, bu halkı adaletsizliğe boğanlarla hesaplaşacağız.
“O KIRMIZI ÇİZGİ, ÇALIŞANLA İŞVEREN ORTASINDAKİ KIRMIZI ÇİZGİDİR. EMEKLE SERMAYE ORTASINDAKİ KIRMIZI ÇİZGİDİR”
Biz, bu halkı 20 yılın sonunda konut almayı geçiyorum bir kira dahi ödeyemez hale getirenlerle, kendileri karun kadar zenginleşirken, halkın çocuklarını süt içemeyecek duruma getirenlerle hesaplaşacağız. Kardeşler, her şeyin en uygununa layık olan bu ülkenin hoş çocuklarının hayallerini çalanlarla, onlara diğer coğrafyalarda göçmen olma hayalleri kurdurtanlarla hesaplaşacağız. Türkiye Emekçi Partisi yine siyaset sahnesine atıldığında önümüzde on yılları aşan ezberler ve herkesin baştan kabul ettiği kanunlar vardı. Neydi o kanunlar? Tertip partileri güya kendi ortalarında anlaşmış, çizgileri çekmiş, yurttaşı da ‘Benden değilsen ondansın, ondan değilsen bundansın’ diye adeta ekiplere ayırmış. Alan mutlu veren mutlu, seçimleri de kolay bir matematik hesabına dönüştürmüşler. Ne ala. Biz, tüm bunların üzerinde tek bir çizgi çektik, tek bir kırmızı çizgi. O kırmızı çizgi, çalışanla işveren ortasındaki kırmızı çizgidir. Emekle sermaye ortasındaki kırmızı çizgidir. İşte o kırmızı çizgidir bu ezberleri bozan, bu kanunları yıkıp geçen.
“BU ÜLKEDE ÜRETENLER İLE YÖNETENLER TIPKI OLMADIKÇA, PERSONEL ÇALIŞIP İŞVEREN KAZANDIKÇA BU ZULÜM BİTMEZ, İŞSİZLİK BİTMEZ, YOKSULLUK BİTMEZ”
Korkuları bundandır, aman bunlar başımıza çıkmasın, Mecliste televizyonda çok fazla konuşmasın, sokakları meydanları doldurmasın diye uğraşları bundandır. Başı açıkmış, kapalıymış, Sünniymiş, Aleviymiş, Türkmüş, Kürtmüş on yıllardır birebir şeyi dinleyip duruyoruz. Bu ezber on yıllardır ne Türkün ne Kürdün işine yarıyor ne sünninin ne alevinin işine yarıyor. Bu ezber sırf onların sisteminin çarkını döndürüyor, bizi birbirimize kırdırıyor. Meğer tüm bunların üzerinde bir tek gerçek var o da şudur: Bu ülkede üretenler ile yönetenler birebir olmadıkça, emekçi çalışıp işveren kazandıkça bu zulüm bitmez, işsizlik bitmez, yoksulluk bitmez. Artık TİP Senin dediğimiz beşerler sesimizi duyuyor, onların bu ezberlerini terk ediyor. Bu çürük tertibin en büyük kabusu budur.
“HAYATININ 15-16 YILINI OKUL SIRALARINDA DİRSEK ÇÜRÜTEREK GEÇİRİP MEZUN OLDUKTAN SONRA İŞ BULAMAYAN, İŞ BULSA HAK ETTİĞİ FİYATI ALAMAYAN, EMEKLERİ VE HAYALLERİ ÇALINAN GENÇ KARDEŞİM, TİP SENİN”
Peki ben soruyorum, TİP kimin? Dev makinaların ortasında gün uzunluğu meskenine ekmek götürebilmek için canını dişine takıp çalışan fabrika çalışanı kardeşim, TİP Senin. Merdiven altı atölyelerde üç kuruş paraya çalışmak mecburiyetinde kalan, bir de o haliyle çocuk büyüten, meskenini çekip çeviren kardeşim, TİP Senin. Akşam vakti meskenine giderken, tek başına seyahat ederken, plakasını arkadaşlarına gönderdiği taksiye binerken yaşadığı tedirginlikten illallah eden bayan kardeşim, TİP Senin. Hayatının 15-16 yılını okul sıralarında dirsek çürüterek geçirip mezun olduktan sonra iş bulamayan, iş bulsa hak ettiği fiyatı alamayan, emekleri ve hayalleri çalınan genç kardeşim, TİP Senin.
“METİN LOKUMCU, TİP SENİN! ALİ İSMAİL TİP SENİN! ALİ ULVİ VE AYSİN BÜYÜKNOHUTÇU, TİP SENİN”
Devlete yıllar uzunluğu parasını ödemesine karşın husus emekliliğe gelince önüne binbir pürüz çıkarttıkları emekli kardeşim, TİP Senin. Yalnızca dilediği üzere yaşamak istediği için işsizliğe mahkum edilen, dakika başı vefatla, istismarla tehdit edilen LGBTİ+ kardeşim, TİP Senin. Cerattepe’de, Kazdağları’nda, HES direnişlerinde, hayvan hakları aksiyonlarında bu memleketin dağına, taşına, suyuna, toprağına sarılan kardeşim, TİP Senin. TİP yalnızca yaşayanların değil, bizden koparılırken ölümsüzleşenlerindir tıpkı vakitte. Somalı, Ermenekli maden çalışanı, TİP Senin! Metin Lokumcu, TİP Senin! Ali İsmail TİP Senin! Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu, TİP Senin.
“HOCAMIZ, USTAMIZ METİN ÇULHAOĞLU’NUN TABİRİYLE ‘SOSYALİZMDEN AŞAĞISI KURTARMIYOR, KURTARMAZ'”
Şu anda konutta, okulda, mesaide, tarlada, bu ülkenin dört bir yanında sesimizin ulaştığı hoş kardeşim, TİP Senin sesindir, TİP senin partindir. Bakın, bugün bu coşkulu toplantıdan sonra hiçbir şey dünkü üzere olmasın diye kelam vereceğiz birbirimize. Dünden daha sıkı çalışacağız, dünden daha çok inanacağız, dünden daha çok gülümseyeceğiz. Tüm acılarımızı, hüzünlerimizi, anılarımızı bilip hatırlayarak inandığımız yolda kararlı adımlarla yürüyeceğiz. Türkiye’nin geleceği, geçmişinden çok daha aydınlık olmalıdır. Biz olmazsak, bu başarılamaz. Çalışanlar, işçiler, bayanlar, gençler olmazsa, iktidarı kendi ellerine almazsa memleket rahat bir nefes alamaz. Bırakın rahatlığı, insanca yaşamak bile mümkün olmaz, olmuyor. Yakın vakitte kaybettiğimiz hocamız, ustamız Metin Çulhaoğlu’nun tabiriyle ‘Sosyalizmden aşağısı kurtarmıyor, kurtarmaz’. Yaşamak için bile sola, sosyalizme, eşitlik ve özgürlük uğraşına gereksinimimiz bundan. Haydi diyorum kardeşler, önümüzde kazanılacak büyük zaferler var. Hak ettik, kazanacağız. Hayal ettik, kazanacağız! Emek verdik, artık kazanacağız. Selam olsun Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine. Selam olsun bu geleceği bereketli elleriyle yaratacak olan milyonlarca işçiye. Selam olsun bu memleketin inatçılarına. Yolumuz açık olsun, haydi başlıyoruz.”